Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Levon

Bazen dibe vurmak için uğraşıyoruz(m). Zaten kafan çok güzelken "dur lan bi bira daha içeyim, bugün kusmak var!" demek gibi. Kusmayı çok severmiş gibi. Sanki o zaman gerçek kötüyü görüp büyük bi aydınlanma yaşayacağım gibi geliyor.

Farkına varamadığım, varmak istemediğim şey ise; o dibe vurma, sen her ne kadar memnun olmasan da pek çok açıdan güzel olan hayatını kendi ellerinle bok ederek olursa bir şey öğrenemeyeceğin. "Hayatın sillesi" öğretir bir tek. Şükürün başlangıcı; ama neye şükredeyim, şansa mı? Açıkçası "her şey benim elimde, ben kimsem kendi kararlarım sayesinde oluyor" yetersiz geliyor bana. "Çevrenin etkisi" de var tabi, ama ondan bahsetmiyorum. O default olarak var, olmak durumunda. Ama bazen, sanki hayatıma yön veren ciddi şeyler tamamen ama tamamen tesadüfen oluyor gibi geliyor.

Bir de, hiç tanışmadığım insanlardan tanıştıklarıma göre daha güzel etkilenebiliyorum. Bu tip bir süper etkilenmeyi tanıştığım bir insanla, hem de tanıştıktan sonra yaşıyorsam ise, ona aşk diyeceğim artık. Aşkın tanımı bu olacak benim için. Yani evet; tanışmadan aşk olmayacak. Ama onun için de buluruz tanım, nedir ki (platoniklik?). Aşk, tek başına olmuyor, olmamalı, ya da olmasın. Hem bu dediğim unisex bi şey. Aşk sadece karşı cinse karşı (ya da eşcinselsen kendi cinsine karşı) ve cinsellik de içeren bir şey olmak zorunda değil sanki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder