Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

10 Ocak 2011 Pazartesi

Molada

+ Nasıl yani, kız arkadaşın yok mu gerçekten?

- Hee yok, neden inanamadın ki?

+ Bilmem, senin bi sevgilin vardır gibi geliyodu.

- Ahah neden ki olum? Sevgilim yok, sevdiğim var ama bu ayrı ve arabesk bir konu. Hiç girmeyelim bence. Hem sen benim arkadaşımsın, baktığın açı farklı baya. Arkadaş olarak sınıfı geçebiliyorum yine, sevgili olarak çok fenayım sanırım.

+ Yok canım, sevgili rolündeyken canavara dönüşecek halin yok ya?

- Yok, canavar değil, ama canavardan da daha beteri sanırım. Yani ani parlamalarım olmuyor ya da sevgililer arasında huzursuzluk yaratan standart şeyleri yapmıyorum gerçekten; başka kızlara bakmıyorum gerçekten, bakmak dediysem, bakmak istemiyorum da hani. Ya da sevgilimi aldatmıyorum, aldatmak da istemiyorum.  Anladın işte, o tip klasik günahlar vardır ya.. Ancak o durumdayken sevgili olmak istiyorum zaten biriyle.  Yani bağlı bir sevgili sayılı...

+ Bu yüzden mi bıraktı seni eskisi yani? =)

- Sanırım ilgisiz bir adamım. Ben de anlamıyorum o kısmı, gerçekten çok sevdiğim halde sevgilimi, ilgisiz davranabiliyorum. Şımarıklıktan sanırım genelde.

+ Şımarıklık?

- Ya aslında ben bu sevgili konseptini de tam anlamıyorum. Gerçekten bana çok karmaşık geliyor bazı yerleri. Hangi durumlarda nasıl davranacağımı tam bilmiyorum. İçimden geldiği gibi davranınca da bazen saçmalıyorum. Çünkü ben bazen ne istediğimi bilmiyorum. İsteklerimle zorunluluklarım çelişiyo falan. Zorunluluk ne diceksin? Kendi yarattığım saçmalıklardan başka bi şey değil aslında. Saçma olduklarını düşünüyosam neden yaratıyorum? O soruya tam bi cevap veremedim henüz. Abartmadığın sürece bazen gerekiyo sanırım, tek bildiğim bu. Neyse, başarısızım gönül işlerinde kısacası. O konuda kendimi geliştirmiyorum, yanlışlarımı düzeltmiyorum. Artık ona da bir ders gibi bakıyorum biliyor musun, kredisi çok yüksek bir ders sadece. Ama benim pek az bildiğim ve çok çalışmam gereken bir ders. Sınav tarihi de yakın değil hem, istediğin zaman alıyorsun sınavı, hem de birden çok kere. Ama sınavdan geçmek durumundasın, bir şekilde yaşayabilmek için. Ben sınavlardan çaktım bugüne kadar. Aslında bir sınava daha giresim var. Yalnız hissediyorum çünkü kendimi. Hiç yalnız değilim aslında, ama bir şeyler eksik gibi hissediyorum hep. Çok yakınımda biri eksik sanırım, çok sevdiğim o duygu eksik. Birini sevmek, sevdiğin kişiyle beraber olmak ve onun da seni sevdiğini bilmek ve görmek çok güzel duygular. Benim hayattaki en büyük motivasyonumun bu olduğunu farkettim.

+ Ulan madem bu kadar mutlu ediyor bu seni, neden sıçıyorsun her seferinde?

- Bilmiyorum abi, diyorum ya şımarıklık falan sanırım. Birine ihtiyacım var bu aralar. Sevmeye ihtiyacım var sanki. Özledim o duyguyu.

+ Eski sevgilini seviyordun hani, onu severken başkasıyla beraber olamazdın?

- O başka bir şey be abi. Seviyorum da, ... Of nası diyeyim ki. Hiç çok yakınındaki biri öldü mü bugüne kadar?

+ Yok?

- Benim öldü, 6 sene kadar önce. Oha 6 sene olmuş, zaman gerçekten hızlı geçiyormuş. Oha lan. Moralim bozuldu şimdi..

+ Ulan anlatcak mısın konuyu? Yeni mi farkediyosun zamanın hızlı geçtiğini?!

- Ya tamam da böyle hesaplayınca dumur oluyo insan.. Neyse, öleli 6 sene oldu ama onu hala çok seviyorum. Yerine kimseyi koymadım da, koyamazdım çünkü. Yani o ölünce onun acısını dindirecek, onun yerine koyabileceğim bir şeyler aramadım bile. Biri ölünce bunu yapmazsın di mi? Sadece kafanı dağıtmaya, ölüme alışmaya çalışırsın. İşte sevgilimden ayrılınca da böyle yapmam gerektiğini farkettim. Ha bunu yeni farkettim bu arada, 8 ayımı falan böyle yapmayarak harcadım. Onun yerine koymaya çalıştım bir şeyler falan, hiç de işe yaramadı. Ama olaya ölüm gibi yaklaşınca daha kolay oluyor. Onu bir daha göremeyeceğimi, onunla bir daha konuşamayacağımı varsayıyorum artık. Zira öyle olacak. Arada kırk yılın başı görürsem de piyango olur, hepsi bu. O öldü işte; anılarımızı seviyorum, ona karşı hissettiklerimi seviyorum. Onu da seviyorum hala, ananemi hala sevdiğim ve ara sıra düşündüğüm, rüyalarımda gördüğüm gibi. Şöyle de düşünülebilir mesela; çok güzel bir tatilden döndüğünde, o tatili düşünüp mutlu olursun, "ne eğlendik ha" dersin ya, gidip "ulan çok güzel tatildi ya bitti mına koyiim" demezsin, öyle bir şey işte. Yani sanırım öyle bir şey. Bir daha o tatile çıkamayacak mıyız? Çıkarız ya, daha bile güzeline çıkarız! Böyle bakıyorum artık. Kolay olmadı bunu farketmem, ama öyle bakabiliyorum artık. Zaman geçmesi gerekiyordu sanırım, onla da ilgili. Neyse ya, birini sevmek istiyorum sanırım ben, onu farkettim diyordum. Hiç aşık oldun mu sen?

+ Be...

- Aşk dediysem, aşk ne ki tabi; ama insan anlar ya bazen, "oha aşık oldum ben galiba, bu kızı çok seviyorum ben" falan dersin. "Sonsuza dek onun yanında durmak istiyorum" dedin mi peki hiç? Birini içine sokmak istedin mi ya da?

+Ahahaha, o ne demek lan hayvan!

- Öyle abi, öyle hissediyorsun. Belli ki hiç yaşamamışsın!

+ Aşık oldum diyebilirim ama öyle de hissetmedim yani.

- Demek herkes farklı hissediyor bunu. Eheh, neyse ya. Öyle işte. Çorba ettim yine. Kısacası o duyguyu çok seviyorum ve tekrar yaşamak istiyorum sanırım..

+ İyi bulmalar sana o zaman. Gece bara mara git bulursun işte?

- Ohooo, adamın dediği şeye bak ya. Boşuna konuşmuşum lan.

+ Öf b'olum. Geysin bence sen. Zaten diyon hep libidom düşük falan. Neyse, hadi çıkalım yukarı, iş bekler.

- Hee çıkalım hadi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder