Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

21 Mart 2011 Pazartesi

The Cure

En sevdiğim grupların arasındadır The Cure. Ama çok sık The Cure dinlemem. Neler dinlediğimi bilen insanları şaşırtan bir gerçek oluyor bu genelde, "seni hiç The Cure dinlerken görmedik, ne alaka?" falan diyorlar.

Çok fazla dinlemiyorum, çünkü çok üzücü. Bir diğer nokta, kesinlikle yalnızken dinlenecek bir grup. 

Loop'a alıp dinlenecek bir grup.

Anıları hayvanlar gibi canlandıran bir grup, o anılar gerçekleşirken The Cure o anının içinde zerre kadar bile olmadığı halde. Neden acaba..? Bir çok kişi hemfikirdir herhalde.

Akla ilk gelen Just Like Heaven var mesela; müzik neşeli, sözleri neşeli, ben de neşeliyken bile dinlesem bile çok üzüyor. En iyi ihtimalle "mutsuz olacağım" duygusu uyandırıyor içimde.

Üzücü durumun için sana ümit vermeyi bırak, "ümitsiz olmalısın" diyor.

O kadar güzel şarkılar ki; yalnız, mutsuz, eski sevgiline hâlâ aşık olduğun için mutlu bile oluyorsun, The Cure şarkılarını dibine kadar hissedebildiğin için. Bu şarkıyı en iyi ben anlarım diyorsun, adamla birebir aynı şeyleri hissediyoruz, inanılır gibi değil diyorsun.

Çok üzüyor beni bu adamın sesi, gitarının sesi, söyledikleri.

Anlamadığım bir grup gerçekten. Biraz mazoşistçe bir sevgi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder