Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

15 Ağustos 2010 Pazar

Yesterday -Tomorrow

Şimdi aklıma geldi, Mıstık ve Özlemle konuşurken. Onlara anlattığım şeyi buraya da yazmak istedim, sabah unutmamam için bir not olsun diye.

Bir iki yıl önce İngilizce yazıp konuşurken "yesterday" ile "tomorrow"u her seferinde karıştırdığımı farkettim. "Yarın okula gideceğim" demek isterken "I will go to school yesterday" demek gibi. Bunu yazdığım dilin anadilim olmamasına bağladım hep, çok basit bir hata olsa bile. Kısa bir süre sonra, aynı hatayı Türkçe'de de yaptığımı farkettim..

Mustafa'nın yorumu çok felsefik oldu, şimdi hatırlamıyorum bile. Geleceği geçmişe bağlamam, geçmişe bağlı kalmamla ilgili olduğunu düşünüyor kısacası. Bana bu biraz saçma geliyor, bence sadece sıradan bir "tik". Mesela ben bu yaşımda hâlâ "yüzükoyun" ile "sırtüstü"nü de karıştırırım. Ama belki de değildir, belki de Mustafa'nın dediği gibi "insan diliyle düşünür".

Geçmişe bağlı kalmak çok zaman kaybettiriyor, tek yapmamız gereken geçmişten ders almamız. Çok klişe oldu bu. Hepimiz geçmişten ders alsak, hiç orjinal şey çıkmazdı ortaya. Belki de sadece her günü yeni bir gün olarak görmeliyiz (Mustafa). Bence bu da klişe oldu. Bu halimizle kuracağımız her cümle, eski bir cümlenin sıkıcı bir tekrarı olacak. Üzerinde düşünmek yersiz, sadece bırakmak lazım. Let it go, let it flow falan. Türkçesi nasıl bunun acaba? "Bırak zaman aksın?" (Mahkumuz inan) (Ozan).



1 yorum: