Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Merhaba blog,

Uzun süredir yazmıyorum buraya. Farkındayım bunun tabi, ama bu blogu açma sebebim tamamen kendimi rahatlatmaktı malum; herhangi edebi bir neden aramadığımdan içimden gelmediği sürece yazmayacaktım. Bunu başardım aslında, zira son zamanlarda kendimi iyi hissediyorum, 1.5 yıldır olmadığı kadar. 

Aslında yazmamamın bir başka büyük nedeni de kendime sonunda güzelce bir defter almam ve aklımdakileri her an ona yazmam.


Neden kendimi son zamanlarda daha iyi hissediyorum?

Bir kere son zamanlarda grubumuzla ilgili güzel şeyler oluyor. İnsanlık için küçük, bizim için büyük adımlar attık, Roxy'de 2. olduğumuzdan (olduklarından) beri ilk defa gerçek anlamda bir şeyler değişiyor sanki. Daha çok içimize sinen şarkılar çalmaya başladık, kaydedeceğiz şimdi onları. Gerçi iki haftadır bir kere bile beraber çalmadık, ayrıca Şubat'ta gruptan iki kişi Erasmus'a gidecek, grubun çalışmaları da duracak bu nedenle. Her neyse, o zamana kadar kim öle kim kala. Umutluyum ben bu konuda. Bana bir çeşit terapi olduğundan, başkaca bir şey değil. Bunu meslek haline getirmek ve bundan para kazanmak gibi bir niyetim yok; buna niyetlenirsem hayal kırıklığına uğrayacağımı biliyorum çünkü. Gruptaki herkesin müzikal geleceğimizle ilgili farklı izlenimleri ve beklentileri var, bu bile başlı başına ilginç zaten. Birimiz bu işi tek mesleği haline getirmeye çalışırken, başka birimizin hiçbir şey umrunda değil gibi görünüyor çoğu zaman. Yine de beraber stüdyoda ya da sahnedeyken iyi hissediyoruz her birimiz; en azından ben öyle görüyorum.





Bu meşgalemin yanında iyi hissetmemin en büyük nedeni zamanın geçmiş olması sanırım. S.'den ayrılalı 1.5 yılı geçti ve o bende sadece kırık bir anı olarak duruyor artık. Bu akşam işyerinden bir arkadaşlaydım Taksim'de. Erkek arkadaşından ayrıldı. Ayrıldığı günden beri ne zaman ona baksam kendimi görüyorum, 1.5 yıl önceki kendimi. Onun üzerinden kendime çalışmış gibi olacağım, ama ilk defa kendimi üzüntü bataklığından kurtulmuş gibi hissettim onu gördükçe. Tıpkı benim 1.5 yıl önce hissettiğim gibi hissediyordu, ve bu konuda bana açılabilecek kadar "sağlıklı" görmüştü beni. Bir yandan hep eski kendimi düşündüm bu akşam, sürekli düşünceli duran ve "neyin var, iyi misin, daldın" gibi şeyler duyan, sürekli hatrı sorulan ve telkin edilmeye çalışılan ben, uzun süre sonra telkin edebilecek konumdaydım, bunu yapabileceğimi düşünen bir insanlaydım. Demek ki beni yeni tanıyan insanlara yeterince "sağlıklı" görünüyorum artık..?

Ona yardımcı olmaya çalıştım elimden geldiği kadar; gerçi ne kadar gelebilirdi ki elimden, çok benzeri bir kaosu ben de 1.5 yıl kadar önce yaşamışken? Ama hiç yalan söylemedim; "geçecek" diyebildim ancak, hatta hiçbir zaman geçmeyeceğinden, sadece alıştığımızdan bahsettim; şu an hissettiklerimi anlattım bir yerde. Öyle oluyor çünkü, insanın kalbi biliyor doğru kişiyi, ve onu kaybetsen de, o seni artık istemese de onu arzuluyorsun. Hayatına yeni bir insanın girmediği gün sayısı giderek artarken, sen onun suratını bile unutmaya başlamışken, tek unutmadığın ona karşı hissettiklerin oluyor. Bir yerden sonra mutlu hissediyorsun kendini artık, sırf hayatında böyle yüksek bir duyguyu yaşayabildiğin için. Acı gidiyor, sevgin baki kalıyor.

O yüzden daha mutluyum işte. Aslında bir nedeni yok, sadece normalleşmemi sağlayacak kadar çok zaman geçti.

Zaman her şeyi normalleştiriyor.