Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

25 Nisan 2011 Pazartesi

Wikipedia

Wikipedia mükemmel. Gerçekten mükemmel. Tabi İngilizce sitesinden bahsediyorum, orada fake bilgi pek az oluyor. Kapsam açısından da "genel" bir ansiklopediye göre gayet doyurucu. Bence Wikipedia'nın görünürdeki en büyük sorunu; bir başlık başka bir başlığa atıfta bulunduğunda, atıfta bulunulan başlıkta bazen atıfta bulunan başlıkla ilgili bilgi olmaması.

Bu konuda son rastladığım örnek:

Janis Joplin başlığında, meşhur olmadan önce Beehive saç tarzına yöneldiği yazıyor. Beehive başlığına gidildiğinde ise, bu saç tarzını kullanan ünlüler arasında Janis Joplin'in adı geçmiyor. Bu yüzden, bilginin doğruluğundan emin olmak için başka kaynakları da kontrol etme ihtiyacı duyuyor insan.

Bu tip referans eksikliklerini yazılımsal olarak bulmak zor değil, hele Wikipedia mühendisleri için çocuk oyuncağıdır. Bunun üzerine düşseler Wikipedia çok daha güzel bir yer olur.

Bunu acaba Wikipedia'ya bir maille söylesem mi diyorum da, "ulan dünkü bok, sanki biz farkında değiliz" demelerinden çekiniyorum.

Hendrix

Hayatımda bu kadar güzel bir müzisyen fotoğrafı daha görmedim. Adamın paçalarından karizma akıyor.


23 Nisan 2011 Cumartesi

Hitler

Bunu görünce kahkahalarla güldüm. Sanırım adamların "ekmeği fazla kızartıp kömürleşmiş alanları şekillendirme sanatını" ortaya çıkarmaları, ve bu tekniğin öncüleri olarak ne imaj seçseler orjinal olacakken gidip sittin çeşit Hitler profili seçmeleri ve olayı hayvanlar gibi detaylı ve başarılı yapmaları komik geldi.


19 Nisan 2011 Salı

Bir haftasonunu da kendime ayırayım, iş/okul ilgilenmeyeyim dedim. Şu anda götümde ayı bağırıyor. Tanrım ben kendime naptım böyle?

13 Nisan 2011 Çarşamba

Gerçekten bunun tanımını yapmamı mı istiyorsun? Bu çok zor, hem de kişiden kişiye değişen bir şey. Yine de deneyeceğim.

Hepsinden önce; onu herhangi bir şeyden daha çok seversin. Kimse için kurmayacağın, kuramayacağın "onun için canımı veririm" cümlesini kurarsın onun için. Ve gerçekten bilir ve hissedersin ki, böyle olağandışı bir durumda gerçekten onun için ölmeye hazırsındır. En yakınındakilere, kan bağın olanlara, annene karşı hissettiklerinin üzerine bir de bu kendine has duygusu vardır. Neredeyse gururlusundur kan bağın olmayan birini bu kadar sevebildiğin için.

Daha da güzeli tüm bu duygulara onun haberi olmadan, ya da ondan bir karşılık görmeden de sahip olabilirsin. Aslında senin için önemli olan onun karşılık vermesi değildir, onu sevmek çok güzeldir. Kolay kolay sahip olunamayan bir duygun olduğu için mutlusundur. Bu duyguyla aylarını, yıllarını geçirebilirsin. Zaten zaman olgusu bir yerden sonra kaybolur; aylar, yıllar geçmiş ne farkeder ki? Bu kadar değişime inanırsın, "insanlar hep değişir" dersin, değişirsin de, ama tek değişmeyen bu duygudur. Onu hâlâ ilk günkü gibi seversin, o artık olmasa bile. Olmayan bir şeyi seversin. Karşılık beklemeden, acı çeke çeke seversin. Çok acı bir biberi yerken gerçekten canın çok yandığı halde garip bir zevk almaz mı bazı insanlar? Demek her acı katlanılmaz ya da istenilmez olmuyor. 

Onsuz tek anın geçmez, rüyalarında bile! Uykuya dalmadan hemen önce, uyandığın anda, gün içinde, sürekli aklındadır; bazen suratı, bazen güzel bir anınız, bazen de kocaman harflerle adı. Sokakta yürürken ilginç bir şey gördüğünde aklına ilk gelen onla paylaşma isteğidir, yıllar geçmiş olsa bile. Dinlediğin bütün şarkılar bir şekilde onu anlatır, bazen Metallica'nın falan olsalar bile. Zaten istedikten sonra her şeyden çıkarabilirsin onu, her yerde görebilirsin yüzünü.

Onun artık "seni seviyorum" dediği başka biri vardır, senin adını unutmak üzere bile olabilir. Tüm bunlar senin sevgini kırmaz, aksine gün geçtikçe daha çok seversin. Öyle çok seversin ki, "Bundan öte ne olabilir ki zaten? Bana daha nasıl davranması gerekiyordu onun sevmemem için?" diye düşünürken cevabı sorunun içinde bulursun: Ondan bağımsızdır sevgin, ondan bağımsız ama onun için.

Bir de, hepsinden önemlisi, bu hissettiklerinin, kurduğun cümlelerin çok ulu falan olduğunu düşünürsün. "Dünya böyle sevgi görmedi" falan diye düşünürsün bazen. Bu doğru değil. Belki şu doğru olabilir ama: "Dünyam böyle sevgi görmedi." Bazı dönemlerinde hayatının, hayatta iyi yapabildiğin tek şeyin onu sevmek olduğunu düşünebilirsin. Böyle durumlarda değirmenlere karşı savaştığını düşünüp de şevkini kırma; sevmeye devam et. Çünkü sen sevmeyi seviyorsun. Ondan hiç vazgeçmek istemediysen, ondan vazgeçmeyi istemezsin. Bu kadar basit.


Aşk tek kişiliktir diye standart bir cümle var ya.

11 Nisan 2011 Pazartesi

Abbey Road

Just before the famous Abbey Road photo was taken, The Beatles were photographed on the sidewalk waiting to cross the street.


10 Nisan 2011 Pazar

5 Nisan 2011 Salı

"28 Mart 2010'da benden ayrıldıktan sonra 'elbet unutacaksın, hayatına daha kimler girecek. En azından bu ikimize de ders olmuş olacak' demiştin. Hayatıma başka kızlar girdi gerçekten, ama hiç biri senin gibi olmadı. Hepsinde seni aradım, ve hala seni arıyorum. Ben sadece seni isteyeceğim, geri alınması imkansız tek şey 'zaman' olsa bile."

Bu cümleleri bir kaç yıl sonra söylediğimde, abarttığımı düşünenler ve kendisi göt olacak. Ama bu kimsenin bir işine yaramayacak. Keşke kimse göt olmayacak olsa.

İlerde bu yazdıklarımı okuyup göt olmayı arzulardım ama insan tanıyor kendini az çok.

Beni hayata en çok bağlayan şeyin, beni çoktan geçmişe gömmüş eski kız arkadaşımın düşüncesi olmasını kendime yediremiyorum.

3 Nisan 2011 Pazar

last.fm


Ön bilgi: last.fm'de default ayar olarak, bir şarkının %50sini dinlediğin anda, o şarkıyı veritabanına skroplamış oluyor. Bu şekilde dinlediğin tüm şarkılar, kaç kere dinlediğine kadar saklanabiliyor ve başkaları tarafından görülebiliyor.

Kaderin şöylesine ne dersin:

Az bilinen bir gruptan çok güzel bulduğun bir şarkıyı dinlerken tam da %50sine gelmek üzereyken bir nedenle geçsen, böylece o şarkı senin listende gözükmese. O şarkıyı dinleyen ve çok seven, tam da aşık olacağın tarzda bir kız (bu ne basit bir tanımlama), "bu şarkı ne kadar güzel ve ne kadar da az dinlenmiş, acaba diğer dinleyenler kimler?" diye dinleyenler listesine baksa, orada senin adını göremese, böylece senin diğer sevdiğin şarkılara bakıp da senin için "vay be" diyemese (her zaman için, insanların dinlediği şeylerden o insan hakkında çok sağlam karakter tahlili yapılabileceğini düşünmüşümdür), sonra sana özel mesaj atıp tanışamasa, sonra sevgili olamasanız, Avrupa'yı, dünyayı gezemeseniz, beraber yaşayamasanız, her şeyi beraber yapıp deliler gibi eğlenemeseniz, birbirinizin en güzelleri olamasanız, en çok da, tek başına dinlerken çok hoşuna giden şarkıları, çok hoşuna giden kızla dinlemenin o çok hoş zevkine hiç varamayacak olsan..

En başa dönelim; hayatını değiştirecek olayı 1 saniyeyle kaçırdın. Bundan sonra dikkat et, şarkıların en az %50sini dinledikten sonra şarkıyı geç. (Aslında niye bir şarkıyı geçesin ki, sonuna kadar dinle.)

Hayat aslında bu kadar basit olayların birbirine tutunmalarından ibaret değil mi? Sadece çok nadiren bu tutunmaları farkediyoruz ve "10 dakikayla x'i kaçırdım, bilmemneyle hayatımın fırsatını kaçırdım" vb. cümleler kuruyoruz. Halbuki bu tutunmalar her an her yerdeler. Ve genelde iyi yolda işliyorlar bence. Her şey olacağına varır çünkü, her şey yoluna girer (mi gerçekten?). Yoksa kaos hakim olurdu(??), dünya bundan daha iyi olmazdı muhtemelen. Sonuçta, senin için kaçan fırsat, bir başkası için, dünya için, düzen için bir yarara dönüşüyor.


Bu arada,

her şey yoluna girecek != her şey iyi olacak
her şey yoluna girecek ?= her şey olacağına varacak

2010 Yaz

İntihar etmemek için yaşıyorum.

Kendimi sık sık aslında ait olmadığım şeyleri yaparken (aslında neye ait olmam gerektiğini de bilmiyorum) ve çok meşgul bulmamın sebebini buldum sanırım:


No Work- Not doing any work and not keeping yourself busy soon deteriorates your mind and brings both bad health and thoughts in your mind. Keeping yourself busy is best way to get rid of multiple diseases and sins. Doing nothing and letting your mind wander aimlessly is one of easiest and best way to commit suicide.

Legalize it.


2 Nisan 2011 Cumartesi

Eternal


Eric Clapton

Bu adam 1970'ten beri aynı. Saçı uzuyor - kısalıyor - kırlaşıyor, gözlükleri değişiyor, yüzü biraz kırışıyor ama tarzı neredeyse aynı kalmayı başarmış. Ya da şöyle diyeyim; artık saçtan sakaldan mıdır nedir, 70lerdeki yetişkin görünümü yüzünden adamın 30-40 yıl önceki bir fotosunu görünce "bu fotoğraf 90lara mı ait acaba?" demeye müsait bir tipi varmış o zamanlar.

Dicem de, 1970'ten önce o kadar farklıymış ki, Cream ileyken mesela, bence fotoğraflarını görse o da kendini tanımaz.

Gözlüklü olan Clapton(mış):




Bu arada Cream, dönemin diğer ulu gruplarına nazaran biraz underrated sanki.