Featured

Carl Sagan ve Marihuana Üzerine

Bu makale, 1971'de yayımlanan Marihuana Reconsidered (Marihuana Gözden Geçirildi) adlı kitap için 1969 yılında yazıldı. Sagan o yıllarda...

27 Şubat 2011 Pazar

Belki şimdi daha açıktır.

"There's just no point hating someone you love. I mean, really love."
                                                                                                                 John Lennon

19 Şubat 2011 Cumartesi

Elektrik kesintisi

18 Şubat 2011 gecesi Taksim'de elektrikler kesilmiş.

Bunun bana yansıması, İstiklal Caddesi'nde bulunan bürodaki server'a bağlanıp yetiştirmem gereken işi yapamamış olmam ve bütün planlarımın altüst olması oldu.

Şu anda çok sinirliyim ve bunu birileriyle paylaşmazsam sinirden uyuyamayacağım.

O elektriği kesen, bu şehri yöneten ne kadar insan varsa hepsinin yıllar boyu büyük acılar çekmesini ve yaşlanınca da acılar içinde ölmesini diliyorum. Ayrıca annelerine de laflar hazırladım ama buraya yazamayacağım.

Ölmeden Önce Yapacağım 101 Şey

Ben de modaya uyup kendime "ölmeden önce yapacağım 101 şey" listesi hazırladım:


1 Mutlu ol.
2 Mutlu ol.
3 Mutlu ol.
4 Mutlu ol.
5 Mutlu ol.
6 Mutlu ol.
7 Mutlu ol.
8 Mutlu ol.
9 Mutlu ol.
10 Mutlu ol.
11 Mutlu ol.
12 Mutlu ol.
13 Mutlu ol.
14 Mutlu ol.
15 Mutlu ol.
16 Mutlu ol.
17 Mutlu ol.
18 Mutlu ol.
19 Mutlu ol.
20 Mutlu ol.
21 Mutlu ol.
22 Mutlu ol.
23 Mutlu ol.
24 Mutlu ol.
25 Mutlu ol.
26 Mutlu ol.
27 Mutlu ol.
28 Mutlu ol.
29 Mutlu ol.
30 Mutlu ol.
31 Mutlu ol.
32 Mutlu ol.
33 Mutlu ol.
34 Mutlu ol.
35 Mutlu ol.
36 Mutlu ol.
37 Mutlu ol.
38 Mutlu ol.
39 Mutlu ol.
40 Mutlu ol.
41 Mutlu ol.
42 Mutlu ol.
43 Mutlu ol.
44 Mutlu ol.
45 Mutlu ol.
46 Mutlu ol.
47 Mutlu ol.
48 Mutlu ol.
49 Mutlu ol.
50 Mutlu ol.
51 Mutlu ol.
52 Mutlu ol.
53 Mutlu ol.
54 Mutlu ol.
55 Mutlu ol.
56 Mutlu ol.
57 Mutlu ol.
58 Mutlu ol.
59 Mutlu ol.
60 Mutlu ol.
61 Mutlu ol.
62 Mutlu ol.
63 Mutlu ol.
64 Mutlu ol.
65 Mutlu ol.
66 Mutlu ol.
67 Mutlu ol.
68 Mutlu ol.
69 Mutlu ol.
70 Mutlu ol.
71 Mutlu ol.
72 Mutlu ol.
73 Mutlu ol.
74 Mutlu ol.
75 Mutlu ol.
76 Mutlu ol.
77 Mutlu ol.
78 Mutlu ol.
79 Mutlu ol.
80 Mutlu ol.
81 Mutlu ol.
82 Mutlu ol.
83 Mutlu ol.
84 Mutlu ol.
85 Mutlu ol.
86 Mutlu ol.
87 Mutlu ol.
88 Mutlu ol.
89 Mutlu ol.
90 Mutlu ol.
91 Mutlu ol.
92 Mutlu ol.
93 Mutlu ol.
94 Mutlu ol.
95 Mutlu ol.
96 Mutlu ol.
97 Mutlu ol.
98 Mutlu ol.
99 Mutlu ol.
100 Mutlu ol.
101 Mutlu ol.

Olaya biraz fazla "metasal" yaklaştım sanırım.

Mesai

Arkadaşlarla dışarıda takılırken gece saat 12yi geçince yakın zamana kadar ailemin çok endişelenip sürekli çağrı yağmuruna tutmalarından sonra, son zamanlarda gece 12ye kadar işte kalınca hiç de meraklanmamaları, onlardan ziyade benim adıma üzücü bir durum sanki.

17 Şubat 2011 Perşembe

Fotoğraf

Genelde saçma fotoğraflar çekiyorum. Hatta bu yüzden aşağılandığım da oldu. "İlginç" ya da "çekmeye değer" şeyler kadar, hatta onlardan daha çok tamamen sıradan şeylerin fotoğraflarını çekiyorum fotoğraf makinam yanımda olduğunda. Örneğin, arkadaşlarla hep oturduğumuz barın baktığı izbe sokağın eğreti bir fotoğrafı, ya da sık sık buluştuğumuz bir evde otururken çekilmiş odanın boyası dökük duvarının fotoğrafı.

Bu tip fotoğrafları, ne insanların çektiği über-sanatsal fotoğraflara ne de kendi uğraşıp çektiğim fotoğraflara değişirim. Çünkü o eğreti ve sıradan fotoğraflara şöyle bir 2 sene sonra baktığımda yakaladığım ayrıntıları ve kendime yaşattığım anıları/acıları hiç ama hiçbir yerde bulamıyorum.

Anı ve acı sözcüklerinin sadece bir harf farketmesi ise manidar.

15 Şubat 2011 Salı

Bazı web siteleri ve elektronik sistemler, hata yapıp şifreni bir kaç kere yanlış girdiğinde hesabını kitler. Ancak doğru bilgileri sağladıktan sonra sana yeni şifre edinme hakkı verir. Hatta bazıları bu süreçte hesabını sıfırlar. Yeni şifreni aldıktan sonra, artık sadece kullanıcı adı aynı kalmış yeni bir insansındır o sistem için. Hataların affedilmiştir, tekrar erişimine izin verilmiştir.

Teknolojik sistemler en ufak hatayı gözden kaçırmaz, ancak her zaman affederler. Düzeltmek senin elindedir, "ben değiştim, bir şans daha istiyorum"a duygusal yaklaşmaz, sana inanır. Yine hata yaparsan, yine rest çeker sana, ama kendini inandırabilirsen yine affeder.

İnsanlar böyle değil. Söylemek içimi acıtacak ama, iyi ki değil. Böylece hatalarımızdan ders çıkarabiliyoruz, karşılığında önemli şeyleri kaybetsek de.

11 ayın sonuna doğru, senin daha ilk hafta dediğin şeyi yeni algılayabiliyorum. Artık bu konuda daha tecrübeliyim, ileride daha az hata yapacağım. Umarım.

Ya da çaresizlikten "her işte bir hayır vardır" kafası yaşıyorum.

10 Şubat 2011 Perşembe

23

Geçenlerde Komedi Dükkanı'nda (bu aralar uzun zamandır izlemediğim kadar televizyon izliyorum, evet) gençten bir kız çıktı konuk olarak. Bir ara Tolga Çevik'le aralarında yaş muhabbeti geçti; Tolga Çevik kıza "sen 14 yaşında mısın?" diye sorduğunda kız öyle bir baktı ki, sanki 40 yaşındaki olgun bir kadına toy çocuk muamelesi yapılıyor. Ve  kız Tolga'yı standart ergen ukalalığıyla "hayır 15!" diye düzeltti.

Ben de öyleydim o dönemler, çoğumuzun olduğu gibi.

Şimdi 23 yaşındayım, gerçeğin ortaya çıkmasının imkansız olduğu yerlerde yaşımı küçültüyorum; 22 diyorum, 21 dediğim bile oldu. Çünkü yaşlanmaktan korkuyorum, yaşadığım hayattan öyle mutsuz olmasam bile. Zaten hep öyle düşünülür; "hayatı istediği gibi dolu dolu yaşayamayanlar yaşlanmaktan korkar, çünkü hep erteledikleri şeyleri yapamadan yaşlanmak istemezler" gibi bir klişe vardır. Halbuki şu anda yaptıklarından gayet memnun olup "keşke hep böyle gitse, hiç yaşlanmasam" diyenler de olamaz mı?

Belki de o yaşlardaki hayatımı geri istiyorum. O yaşlar dediğim, en fazla 2 sene öncesi.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Pınar Öğün



Çoook uzun zamandır ilk defa bir Türk dizisini düzenli olarak izlemeye başladım sanırım, özellikle okul tatile girdiğinden beri: Türkan.

Sebebi ne dizinin güzel olması, ne de Türkan Saylan'a ve hayatına olan özel ilgim. Tek nedeni Türkan'ı oynayan Pınar Öğün.

Aşık olduğun kızı ilk gördüğünde ilgini çekmez ya bazen, ya da çok sevdiğin bir şarkıyı ilk dinlediğinde. Ama sonraki karşılaşmalarında gittikçe daha çok hoşuna gider ve bum! Aynı böyle oldu benim için. İlk kez yazın sonunda annem izlerken denk gelmiştim, sonra aralıklarla yine gözüme çarptıkça izledim ve işte, artık beni pençesine aldı!

Böyle dizilerde gördüğüm güzel kızlarla ilgili yazmak pek huyum değil,  ki genelde o çok süslü sosyetik tipleri beğenmiyorum, ama artık yolda yürürken falan da Türkan aklıma gelmeye başlayınca "noluyor lan?!" demedim değil kendi kendime. Yoksa ben de mi bir ünlüye platonik aşık olcam?
 
Kız hakkında biraz araştırma yaptım ve çok çarpıcı gerçeklere ulaştım ayrıca:

1) Kız evli, hem de Mehmet Ali Alabora ile!

2) Kız çerkez. Evet çerkez. Çerkes diyen de var. Buradan yola çıkarak çerkez kızlarının güzel olduğunu kanıtlamış olduk. Ama keşke bana O'nu hatırlatmasaydın Pınar Öğün, o zaman her şey daha güzel olacaktı. Açıkçası kıl oldum biraz sana. (Hey, bu belki de iyi bir şeydir, artık çerkez lafını duyunca uyuz olmam falan! Zaten olur olmaz her yerde "çerkez kızları güzel oluyor diyorlar" lafını duymaya başladım, bu da az sinir bozucu değil.)

Karı-koca yapılan bir röportajlarından ilginç bir kısmı alıntılayarak yazıma son veriyorum.

M: Dürüst olalım mı? Pınar Çerkez bir aileden geliyor ve onların kültürüne uygun olan bizim evlenmemizdi. Öyle de yaptık.
P: Aynı evde evlenmeden beraber yaşasaydık huzursuz olacaktım. Çevre baskısından kurtulmuş olduk böylece. 



Bi dakika, sen O'na benziyorsun da sanırım biraz...

Belki de kendime şunu sormalıyım: O bu kadar güzel olmasaydı, O'na 10 ayın sonunda yine bu kadar aşık olacak mıydım?


05.02.2011'de gelen ekleme: Son bölümde saçlarını kestirmişsin (fotoğrafını bulamadım). Ve bu halinle O'na gerçekten çok benzemişsin. Bütün çerkezler birbirine benziyor olabilir mi, tüm yahudilerin birbirine benzemesi gibi..? Yok ya iyice abarttım. Daha çok "kimi sevsem sensin" kafası sanırım. Ama kesin benziyor (ee yani?)..

17.06.2013'te gelen ekleme: Kendisi Gezi direnişinin en öndeki neferlerinden biri oldu. Teşekkürler Pınar Öğün, teşekkürler Memet Ali Alabora!